ANKARA’NIN MAĞRİP(KUZEY AFRİKA) HAMLESİ

Avatar

Dr. Dalia GHANEM

Türkiye, Cezayir başta olmak üzere Kuzey Afrika’da ekonomi, enerji ve askeri hedeflerini ilerletiyor.

4 Mayıs 2021,
Geçtiğimiz günlerde Cezayir’de faaliyet gösteren bazı medya kuruluşları, Türkiye’nin Cezayir’de faaliyet gösteren İslamcı bir grup olan Rashad’a destek verdiği iddiasını ortaya atarak Cezayir ile Türkiye arasında bu nedenle gerginlik yaşandığını haber yaptılar. Rashad, yasaklı İslamcı parti, İslami Kurtuluş Cephesi’nin eski üyelerinden oluşan bir partidir. Türkiye Büyükelçiliği, bu tür haberlerin “iddia” ve “yalan söylentiler” olduğunu açıklayan bir bildiri yayınladı. Cezayir makamları konuyla ilgili bugüne kadar herhangi bir resmi açıklamada bulunmasa da, hem Cezayir hem de Ankara’daki gayri resmi diplomatik kaynaklar bu tür söylentileri ciddiye almama gereğini duydu.
Gerçek ne olursa olsun, iki taraf arasında bir ayrışma mümkün gözükmemektedir, çünkü son on buçuk yıldır Türkiye genel olarak Kuzey Afrika’da ve özellikle Cezayir’de önemli bir pozisyon kazanmıştır. Sahra Altı Afrika’sı, Orta Doğu, Güney Avrupa ve Akdeniz’in kavşağında yer alan Mağrip ülkeleri, Türkiye’nin nüfuz alanının önemli birer parçası haline geliyor. Türkiye, Afrika ve Akdeniz’de daha büyük roller üslenmek amacıyla önemli köşe taşları oluşturarak ekonomi, enerji ve askeri alanlarındaki hedeflerini ilerletmek için ulaşım kanallarını genişletmeye odaklanmıştır.

Türkiye, ekonomik hedeflerine ulaşabilmek adına Kuzey Afrika’yı Sahel ülkelerinden başlayarak yeni Afrika pazarlarına giriş noktası olarak görmektedir. Türkiye’nin Afrika kıtasıyla olan ticareti 2020’de 25,3 milyar dolar olarak gerçekleşirken Afrika’da Türk yatırımları hızla ve istikrarlı bir şekilde artmaya devam etmektedir. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu bu gibi bağlantıların artırılmasına katkılar sağlamaktadır. Türk ürünleri, on buçuk yılı aşkın bir süreden beri devam etmekte olan ekonomik ilişkilerin ardından Kuzey Afrika ülkelerinde başarılı olduğunu ortaya koydu. Türkiye, 2005 yılında Tunus ile Ortaklık Anlaşması imzaladı ve bunu takiben bir yıl sonra Fas ile de bir ticaret anlaşması ve en sonunda Cezayir ile Dostluk ve İşbirliği Anlaşması imzaladı.

Cezayir ile olan ticaret hacmi her üç ülke arasında en önemlisi olmuştur. Cezayir, 2020 yılında 4,2 milyar dolarlık ticaret hacmi ile Türkiye’nin Mısır’dan sonra Afrika’daki en büyük ikinci ticaret ortağıdır. Her iki ülke de 2021’de Mısır’ı geçerek ticareti 5 milyar dolara çıkarmayı arzu etmektedirler. Cezayir’e yatırım yapan Türkiye, Fransa’dan daha fazla olan hidrokarbon sektöründeki kapasitesi dışında da şu anda en büyük yabancı yatırımcı durumundadır. Türkiye’nin yatırımları inşaat, tekstil, çelik, gıda ve enerji sektörlerinde de mevcuttur. Şu anda Cezayir’de 1.200’den fazla Türk şirketi faaliyet göstermekte ve 10.000’den fazla kişiye istihdam sağlamaktadır. Örneğin geçtiğimiz Ocak ayında Atlas Grup, Özgür San ve Doruk İnşaat başta olmak üzere üç Türk inşaat grubu Cezayir’in farklı bölgelerinde 4 bin 400 sosyal konut inşa etmek üzere 1,2 milyar dolarlık bir sözleşme kazandı.

Enerji, tarım ve turizm alanlarında yakın zamanda yedi işbirliği anlaşmasının imzalanmasıyla ikili ilişkiler güçlendiği için Türkiye’nin Cezayir’deki önemli konumunun devamı beklenmektedir.

Enerji sektöründe, Türkiye’nin dördüncü büyük gaz tedarikçisi konumunda olan Cezayir’in de önemli çıkarları söz konusudur. Cezayir’e ait Sonatrach ve Türkiye Petrol boru hattı kuruluşu(BOTAŞ) Cezayir’den Türkiye’ye yılda 5,4 milyar metreküp gaz sağlayacak olan doğal gaz anlaşmasını 2024 yılına kadar uzattı. Sonatrach, Türkiye’nin güneyinde yer alan Adana iline bağlı Ceyhan’da bir petrokimya kompleksi inşa etmek üzere Rönesans Holding ile birlikte 1.2 milyar dolarlık ortak yatırım faaliyetini sürdürmektedir.

Afrika’nın en büyük petrol rezervine ev sahipliği yapan komşu Libya, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA) vasıtasıyla Türkiye ile kara ve açık deniz enerji bloklarında arama çalışmalarını gündeme taşımaktadır. Geçtiğimiz Eylül ayında Türk yetkililer Libya Ulusal Petrol Kurumu ile elektrik üretimi ve boru hattı faaliyetleri hakkında görüşmelerde bulundular. Yakın bir zamanda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Nisan’da Libya Başbakanı Abdul Hamid Dbeibah’ı ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında her iki taraf, özellikle Türkiye ve GNA’nın deniz sınırlarını belirleyen deniz yetki anlaşmasının imzalamasıyla petrol ve doğal gaz alanlarındaki işbirliklerini güçlendirme sözü verdi. Anlaşma, fiiliyatta Türkiye’nin güneybatısından Libya’nın kuzeydoğusuna uzanan bir koridor kurmalarına ve münhasır ekonomik bölgede (AEZ) sondaj elde etmelerine imkân sağlayacak. Ancak bu durum, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin uluslararası alandan kaynaklanan münhasır ekonomik bölgelerinin ihlali iddiasıyla gerginliklere yol açtı.

Türkiye’nin üçüncü önceliği ise Kuzey Afrika’daki askeri nüfuzunu ilerletmektir. Bu konuda Libya önemli bir konum oluşturmaktadır. Libya’da Ocak 2020’de askeri personel konuşlandırıldı ve TB2 silahlı insansız hava araçlarını General Halife Haftar’ın Libya Ulusal Ordusu’nun GNA bölgelerine karşı ilerleyişini durdurmak için kullanıldı ve onu geri çekilmeye zorladı. Türkiye, GNA ile yapılan deniz anlaşması da dâhil olmak üzere jeostratejik çıkarlarının yanı sıra ekonomik çıkarlarını da korumaya çalışmaktadır.

Libya ile yaklaşık 1000 kilometre sınırı bulunan Cezayir, açıkça karşı çıkmasa da Türkiye’nin Libya’ya yaklaşımı konusunda temkinli olmaya devam etmektedir. Cezayirli yetkililer, GNA’ya olan desteklerini sürdürseler bile çatışmada tarafsızlık ilesini korumayı arzu etmektedirler. Bu da Libya’da onları Türkiye’nin etkin müttefiki haline getirdi. Cezayir orada Türkiye olmadan tek başına hareket edemez, aksi takdirde çatışmada marjinalleştirilir. Ancak Türkiye de, Libya ile sınır oluşturan ve gerekirse Ankara’nın Libya’ya kara erişimini sağlayan Cezayir ve Tunus olmadan da yapamaz. Bu arada Cezayir, Libya ihtilafına tüm aktörleri kapsayacak ve dış müdahaleden kaçınacak siyasi bir çözüm bulmak için diplomatik alanda faaliyet göstermeye devam ediyor.

Cezayir ve Libya’nın dışında, Mağrip ‘in diğer bölgelerindeki gelişmeler, Ankara’nın askeri politikasının bölgesel erişimini genişletme hedefine nasıl bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’nin uzun vadeli stratejisi Afrika silah pazarına hâkim olmaktır. Örneğin Aralık 2020’de Türkiye, Türk askeri teçhizatı satın almak için Tunus’a 150 milyon dolar faizsiz kredi ile ilgili bir askeri anlaşma imzaladı. Anlaşmada askeri sanayi sektöründe işbirliği, araştırma, geliştirme, yedek parça üretimi ve ortak askeri malzeme ihracatı için ortak platformlar oluşturulması da yer aldı.

Bu işbirliği, Ankara’nın Askeri teçhizatının Mağrip ve Afrika’ya ihraç etmek için Tunus’ta sağlam bir sanayi üssü kurmasına imkân vermektedir. Gerçekten de, Afrika’da 37 askeri ofis açmış olan Türkiye, kıtada bu tür ofislerin en fazla olduğu ülkedir. Türkiye, son üç yıl içerisinde Çad (2019), Nijer (2020) ve Somali (2021) ile de askeri anlaşmalar yaptı ve şimdi daha fazla askeri işbirliği için diğer Afrika pazarlarına bakıyor.

Türkiye, Afrika kıtasında siyasi destek oluşturma arzusu içerisindedir. Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi saflarına bütünleşmiş etme konusundaki isteksizliği nedeniyle hayal kırıklığına uğrayan Erdoğan, Türkiye’nin Akdeniz’deki etkisini genişletmek için ülkesinin diplomasisini Mağrip ve Afrika’ya yönlendirmiş bulunmaktadır. Türkiye’nin Afrika’daki ayak izi büyümeye devam edecek gibi. Başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri, geleneksel olarak Fransız etkisi altındaki bir alanda bu katılımdan memnun olmasalar da uyum sağlamak zorunda kalacaklar. Ankara’nın kendisini Fransa’ya alternatif olarak sunma arzusu, Avrupalılarla yüzleşme ve kendisini Müslüman dünyasının savunucusu olarak gösterme arzusu, eski bir sömürgeci olan bu ülkeyle olan uzun ilişkiden bıkmış bir bölgede memnuniyetle karşılandı.

Not: “Bu makale orijinal olarak Carnegie Middle East Center tarafından yayınlanmıştır.”

Global Diplomasi adına Sayın Dr. Dalia Ghanem’e teşekkürlerimizle.

ANKARA’S MAGHREB MOMENT

By Dr.Dalia Ghanem

Turkey is advancing economic, energy, and military objectives in North Africa, particularly in Algeria.

Recently, some Algerian media outlets reported on tensions between Algeria and Turkey over alleged Turkish support for Rashad, an Algerian Islamist group. Rashad is made up of former members of the banned Islamist party, the Islamic Salvation Front. The Turkish Embassy released a statement explaining that these were “allegations” and “false rumors.” While the Algerian authorities have issued no official statement on the matter to date, unofficially diplomatic sources in both Algiers and Ankara sought to discredit such reports.

Whatever the truth, a confrontation is unlikely between the two sides because for the last decade and a half Turkey has gained considerable leverage in North Africa in general, and Algeria in particular. Located at the crossroads of Sub-Saharan Africa, the Middle East, southern Europe, and the Mediterranean, the Maghreb countries are becoming part of Turkey’s zone of influence. Turkey has focused on expanding its reach to advance its economic, energy, and military objectives, as cornerstones of a larger role in Africa and the Mediterranean.

When it comes to its economic agenda, Turkey views the Maghreb as an entry point into new African markets, beginning with the Sahel countries. Turkish investments have steadily increased in Africa, where Turkey’s trade with the continent was estimated at $25.3 billion in 2020. The Turkey-Africa Economic and Business Forum has helped to boost such links. Turkish products have proven successful in the Maghreb countries, after over a decade and a half of improved economic ties. In 2005 Turkey signed an Association Agreement with Tunisia and followed this up a year later with a trade agreement with Morocco and a Friendship and Cooperation Agreement with Algeria.

Trade with Algeria has been the most significant among the three countries. Algeria is Turkey’s second-largest trading partner in Africa after Egypt, with exchanges amounting to $4.2 billion in 2020. Both sides would like to expand trade to $5 billion in 2021, surpassing Egypt. Turkey, which has invested $3.5 billion in Algeria, has also become the leading foreign investor outside the hydrocarbons sector, which is more than France. It is also present in the construction, textiles, steel, food, and energy sectors. More than 1,200 Turkish companies operate in Algeria, employing over 10,000 people. Last January, for example, three Turkish construction groups—Atlas Grup, Ozgur San, and Doruk Construction—won a $1.2 billion contract to construct 4,400 social housing units in different regions of Algeria.

Turkey’s prominent position in Algeria is expected to last as the relationship has been strengthened by the recent signing of seven cooperation agreements on energy, agriculture, and tourism.

When it comes to the energy sector, Turkey has also had significant interests in Algeria, which is Ankara’s fourth-largest gas supplier. The Algerian state-owned Sonatrach and the Turkish Petroleum Pipeline Corporation have extended until 2024 a natural gas agreement in which Algiers will supply 5.4 billion cubic meters of gas annually to Turkey. Sonatrach is also working with Rönesans Holding on building a petrochemical complex in Ceyhan, in southern Turkey’s province of Adana. The investment is worth $1.2 billion.

In neighboring Libya, home to Africa’s largest oil reserves, Turkey, and the Tripoli-based Government of National Accord (GNA) have been discussing exploration in onshore and offshore energy blocs. Last September, Turkish officials held talks with Libya’s National Oil Corporation about power generation and pipeline operations. More recently, on April 12, Turkish President Recep Tayyip Erdoğan received Libya’s prime minister, Abdul Hamid Dbeibah, and the two sides vowed to strengthen their cooperation in the oil and gas sectors, especially as Turkey and the GNA signed a maritime agreement demarcating their maritime boundaries. The agreement would, in theory, allow them to establish a corridor from southwest Turkey to northeast Libya and claim drilling rights in an exclusive economic zone (EEZ). However, this has led to tensions with Greece and Cyprus over violations of their internationally recognized EEZs.

The third priority of Turkey is to advance its military influence throughout North Africa. Libya is a case in point. In January 2020, it deployed military personnel and used its TB2 armed drones to halt the advance of General Khalifa Haftar’s Libyan National Army against GNA areas, before forcing him to retreat. Turkey seeks to protect its geostrategic interests, including the maritime agreement with the GNA, as well as its economic interests.

Algeria, which has a nearly 1,000-kilometer border with Libya remains cautious about Turkey’s approach to Libya, though it doesn’t openly oppose it. The Algerian authorities want to preserve a façade of neutrality in the conflict, even if they too favor the GNA. This has made them effective allies of Turkey in Libya. Algeria cannot do without Turkey there, otherwise, it would be marginalized in the conflict. But nor can Turkey do without Algeria and Tunisia, which share borders with Libya, providing Ankara with land access to the country if that is required. Meanwhile, Algiers continues working on the diplomatic front to find a political settlement to the Libyan conflict that would involve all actors and avoid foreign interference.

Beyond Algeria and Libya, developments in other parts of the Maghreb show how Ankara’s military policy is tied to its broader aim of expanding its regional reach. Turkey’s long-term strategy is to dominate the African arms market. In December 2020, for example, Tunisia and Turkey signed a military agreement in which Turkey offered Tunisia $150 million in interest-free loans to purchase Turkish military equipment. The agreement also included cooperation in the military-industrial sector, creating common platforms for research, development, the production of spare parts, and the joint export of military material.

This cooperation should allow Ankara to establish a solid industrial base in Tunisia to export its military material throughout the Maghreb and Africa. Indeed, having opened 37 military offices in Africa, Turkey is the country with the most such offices on the continent. In the past three years, it has also entered into military agreements with Chad (2019), Niger (2020), and Somalia (2021), and is now eyeing other African markets for further military cooperation.

Turkey is seeking to build up political support in the African continent. Erdoğan, disappointed by the European Union’s reluctance to integrate Turkey into its ranks, has redirected his country’s diplomacy toward the Maghreb and Africa to expand Turkey’s sway in the Mediterranean. The Turkish footprint will continue to grow. While European countries, particularly France, may not be happy with this involvement in an area traditionally under French influence, they will have to adapt. Ankara’s desire to present itself as an alternative to France, confront the Europeans, and portray itself as a defender of the Muslim world, has been welcomed in a region fed up with the long relationship with a former colonial power.

“This article was originally published by Carnegie Middle East Center.”
DYazbeck@carnegie-mec.org | @DaliaGhanemYazb

Carnegie-MEC.org

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

MAKALELER